Dil, aidiyet ve milli ahlak
Birkaç hafta önce Rudaw’ın internet sitesinde “Türkiye’deki Kürtler kendi kimliklerini ne ölçüde koruyabilirler?” Başlıklı bir çalışma: Bu çalışma veya rapor CORE Araştırma Enstitüsü, Rawest Research, The European Endowment For Democracy ve Heinrich Boll Foundation tarafından hazırlanmıştır.
Bu araştırmaya göre Türkiye’deki Kürtlerin yüzde 67,4’ü kimliğini (Kürtlüğü) güçlü bir şekilde koruyor. Kürtlerin yüzde 32,6’sı Kürt kimliğinin açıkça ve resmi olarak ortaya çıkmasını istemiyor.
Kürt nüfus sayısına ilişkin elimizde resmi istatistikler bulunmamakla birlikte Birleşmiş Milletler belgelerine göre Türkiye sınırları içerisinde yaşayan Kürtlerin sayısı: 32.812.439’dur.
Yani yukarıda bahsettiğimiz rapora göre Türkiye’de yaşayan yaklaşık 22 milyon Kürt, Kürt olduğunu beyan ediyor.
Araştırmada kimliğini açıklayan bireylerin siyasi tepkiler verdiğini de belirtmekte fayda var. Çünkü Türkiye’nin temel anayasasına göre Türkiye’de Kürt yoktur, Türkiye’de yaşayanların hepsi Türk’tür. Yüzde 32,6’sının kimliklerinin resmi olarak açıklanmasını istememesinin nedeninin bu olduğunu düşünüyorum.
Peki Kürt olduğunu iddia edenler nasıl Kürt olarak yaşıyor? Ya da onlar için Kürt olmak ne anlama geliyor? Onlar için ulusal kimlik nedir?
Bilimsel açıklamalara baktığımızda ‘milli kimlik’ ile ilgili şunları söylüyorlar: “Milli kimlik, bir milletin dilinden, dininden, örf ve adetlerinden, toplumsal değerlerinden, düşünce ve düşünce tarzından kaynaklanan bazı özelliklerdir (karakteristiklerdir).
“Ulusal kimlik, kişinin kimliğidir, bir devlete veya millete ait olma duygusudur. Farklı gelenekler, kültürler ve dillerle temsil edilen bir bütün olarak ‘ulus’ duygusudur.”
Yukarıdaki açıklamalardan ulusal kimliği oluşturan iki temel unsurun şunlar olduğunu anlıyoruz:
Bir millete ait olma duygusu.
Yukarıdaki açıklamaları Rudaw’ın yaptığı haberle karşılaştırırsak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Kürtlerin yüzde 67,4’ü Türkiye’nin resmi sınırları içinde yaşıyor ve hepsi Kürtçe konuşmasa da kendilerini Kürt olarak tanıyor ve Kürt olarak görüyorlar. . Yani Kürtlerin yüzde 67,4’ü kendisini Türk görmüyor ve Türk milletine karşı hiçbir duygu beslemiyor.
Kürtlerin kendilerini hala Kürt olarak görmesi ve Türk devletinin bu baskı ve zulmü karşısında milli duygularının bu kadar güçlü olması, Türk devletinin Kürtleri Türkleştirme (asimilasyon) politikasının başarıya ulaşmadığı anlamına gelmektedir. Burası biz Kürtler için de gurur kaynağıdır.
2. Dil ve Kültür
Tüm Kürtlerin kendi dilini konuşmamasının birçok nedeni var ancak en büyük neden hiç şüphesiz Kürtlerin sosyo-politik durumudur. Çünkü Kürtler vatansızdır ve Türk devleti 1923’ten beri Kürt dilini tüm resmi kurumlarında tanımamaktadır. Ayrıca Kürtlerin asimilasyonu için Kürt dili üzerinde de birçok baskı ve zorluk koymuştur.
Ama biz Kürtlerin Kürtçe konuşamamamızın başka nedenleri de var, bu nedenler şöyle:
Siyasi faktör:
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kürtleri temsil eden parti başta olmak üzere, Kürtler adına siyaset yapan tüm kuruluşlar Kürtçe dilini desteklememektedir. Varlıklarının bir fonksiyonu olan Kürt dili sorununu görmezden geliyorlar. Toplantılarda, gösterilerde, yürüyüşlerde, etkinliklerde Türkçe kullanıyorlar. Yurt içi ve yurt dışındaki günlük yaşamları Türkçedir. Bu, o kişi ve kuruluşların ayıbıdır, ikiyüzlülüğüdür, aşağılanmasıdır. Bana göre Kürt dili meselesi onların en sevdiği konu olmalı. Türk devletinin siyasetine karşı en büyük silahıdır çünkü Kürt dilini koruyor, Kürtçe konuşuyor ve halkı Kürtçe konuşmaya teşvik ediyor.
Siyasi sebep üzerine sayfalarca tez yazılabilir ama bu yazıyı fazla uzatmamak için siyasi sebebi başka bir yazıya bırakalım.
B. Sosyokültürel faktör (Kültür)
Kürt toplumunun özelliklerinde yani örf, adet, gelenek ve dillerinde ufak değişiklikler olsa da günlük hayatlarını canlı bir şekilde sürdürüyorlar.
Örneğin: düğün, cenaze, cenaze, özel günler (dini bayramlar, Ramazan, kurban, ulusal bayramlar, Newroz) vb.
Bu sosyal ve kültürel faaliyetler dil aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Yani yaslarda, düğünlerde, bayramlarda, özel günlerde insanlar birbirleriyle bir dille konuşurlar. Bir başka ifadeyle dil; örf, adet, gelenek ve dini ritüellerin uygulanmasının temelidir.
Kürt toplumunda özellikle gençler ve çocuklar arasında Kürtçe konuşma oranının her geçen yıl azaldığını görüyorum. Gençlerimizin, çocuklarımızın Kürtçe bilmemesi Kürtçe konuşan büyüklerimizin suçudur.
Yani biz yaşlılar evde çocuklarımızla Kürtçe konuşmuyoruz. Bana göre bu durum Kürtlerin hem bilgisizliğinden hem de milli bilinç eksikliğinden kaynaklanıyor. Eğer biz Kürt yetişkinleri ana dilin değerini bilseydik ve dilimizi her şeyin üstünde tutan milli ahlaka sahip olsaydık, bugün Türkiye’de Kürt dilinin durumu bu şekilde olmazdı. Biz yetişkinler şunu bilseydik: Dil, bir milletin temel kültürel değerlerinden biridir; Eğer millet denilen toplumsal örgütlenmenin temelini aynı dili konuşan insanların oluşturduğunu bilseydik, çocuklarımıza asla konuşma fırsatı vermezdik.
Çocuklarıyla Türkçe konuşanlara soruluyor: ‘Neden Kürtçe konuşmuyorlar?’ Sorulduğunda verdikleri cevap aşağı yukarı şu şekilde: “Okulda Kürtçe eğitim yok, eğitim dili Türkçe olduğu için çocuklarımızın Türkçeyi iyi bilmesi gerekiyor.”
Kuşkusuz bu tezler temelden yanlıştır. Bu yüzden:
1. Anadil: Çocuk ilk yıllarda ana dilini anne ve babasından öğrenir. Yani çocuk okula başlamadan önce ana dilini evde öğrenir. Okumayı, yazmayı ve diğer konuları okulda öğrenmeye başlar.
2. Kürtçe Türkçe öğrenmeye engel değildir.
Dünyadaki birçok insan iki veya daha fazla dil konuşuyor.
Bu tezin en güzel örneği Türkiye sınırları içerisinde yaşayan yaşlı Kürtlerdir.
Çünkü bizim çocukluğumuzda bile Türkiye’de Kürtçe yasaktı ama anne-babamız evde Kürtçe konuşuyordu. Bu nedenle günümüzde biz yetişkinler hem ana dilimizi hem de Türkçeyi rahatlıkla biliyoruz. Yani evde Kürtçeyi anne babamızdan, okulda Türkçeyi öğrendik.
Bir çocuk ana dilini nasıl öğrenir:
Çocuklar beş yıl içinde hem dili hem de o dilin gramerini ve söylemini öğrenirler. Çünkü çocuğun beyni her gün kullandığı dille aktif olarak meşgul olur. Bilimsel olarak kanıtlanmış araştırmalar şunu söylüyor: Otomatik dil edinimi hafıza kullanılarak sağlanır ve bu hafıza süreci beynin konuşmayı, hareketi ve dengeyi kontrol eden kısımlarını etkiler.
Beş yaşındaki bir çocuk okula başlamadan önce ana dilinde yaklaşık 2000-3000 kelime bilir ve bunları hızlı bir şekilde iletişim kurarak anlayabilir.
Bu nedenle lütfen evde çocuklarınızla Kürtçe konuşun.
Kürt dili anne babalarımızın, büyükanne ve büyükbabalarımızın mirasıdır ve atalarımıza saygı göstermek için onların dilini konuşmalı, çocuklarımıza onların dilini öğretmeliyiz. Çünkü çocuklarımız Kürt toplumunun geleceğidir. Ve çok iyi biliyoruz ki, Kürtçe öğrenen her Kürt çocuğu, Kürt dilinin ömrünü en az 70-80 yıl uzatacaktır.