1881 yılında Viyana’da doğan Yahudi asıllı muharrir, sadece dünya edebiyatına armağan ettiği şahane kitaplarıyla değil, tıpkı vakitte çağının kara yazgısıyla birleşmiş ömür hikayesiyle de totaliter rejimlerin dünyayı sürüklediği kan ve savaşlarla dolu 20. yüzyıl tarihinin değerli bir figürü.
İkinci Dünya Savaşı’nın acımasız şartlarında yazmaya çalıştı. Adolf Hitler’in muhaliflere yönelik yürüttüğü sert siyaseti gitgide artıyordu. Zweig de başka aydınlar üzere devayı Almanya’yı terk etmekte buldu.
1942 yılında Brezilya’nın Rio de Janerio kentinde karısı Lotte ile intihar ettiğinde dünya edebiyatı büyük bir kalemini kaybetmiş oluyordu. Usta müellif ardında yazdığı yapıtları bırakarak hayatına son verdi.
Zweig, Dünün Dünyası, Ay Işığı Sokağı, Bilinmeyen Bir Bayanın Mektubu, Bir Bayanın Hayatından 24 Saat, Rilke’ye Veda, Öyküler, Harika Bir Gece, Mecburiyet, Korku ve daha birçok kitaba imza attı.
Kent ve insan manzaraları
Almanya ve dünya edebiyatının en kıymetli edebiyatçılardan olan Zweig, keskin müşahede yeteneği ve kalemini ustalıkla kullanması onun toplumbilimci bir müellif olmasından ileri gelmektedir.
Yazdığı yapıtlarda insanın derinliklerine inen Zweig, ruhsal analizlerle bireyin iç dünyasını ortaya çıkartmayı ve bunun üzerinde çıkarımlarda bulunarak okuyucularını farklı dehlizlerde gezdiriyor.
Roman, öykü, deneme, seyahat üzere edebi çeşitlerde özgün eserler veren müellifin elime yeni geçen Buluşmalar kitabını keyifle okudum. Stefan Zweig, bu sefer gezdiği, gördüğü, havasını soluduğu kentleri, sokakları yanı sıra bizlere insan görünümleri sunuyor.
Sayfa: 280
Kitabın ortaya çıkışı
Zweig kitabın nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor; ; “Dostlarım bana yıllardır, çeşitli konular üzerine düşüncelerimi kaleme aldığım denemeleri bir kitapta toplamamı ısrarla söyleyip duruyordu. Ancak engel olamadığım bir kuşku bu önerilere hap karşı çıkıyordu. O yıllardaki görüşüme göre titiz bir yazarın her kitabı kendi içinde bir bütün oluşturmalıydı. Çeşitli yazıları iki kapağın arasına sıkıştırıp kitabı bir bütünmüş gibi göstermek yapmacık olurdu.”
Stefan Zweig
Kitaptan…
“Bana göre, kişiliği uzun ömürlü birinin söylemiş ve yazmış olduğu her şeyin önem kazandığı o doruk noktasına varıldığı zaman değişik görüşlerin bir araya getirilmesi anlam kazanırdı. Yıllar boyu böyle düşünmüş olduğum için kendimi burnu Kafdağı’nda biri olarak görmüyorum. Yıllarca hiçbir şey yapmadım, üzerinde zaman geçmesini bekledim. Fakat sonunda beni köşeye sıkıştıran yine de zaman oldu.”
Buluşmalar
Stefan Zweig, Buluşmalar kitabında okurlarını edebiyat seyahatine çıkartıyor. Zweig, dostlarından, arkadaşlarından, hayatı ve fikriyatı üzerinde izler bırakan insan portelerini sunuyor.
Öte yandan Rus Edebiyatı’nın başat yazarları hakkındaki görüşleri, Brezilya’da geçen sürgün hayatından Paris’e Amerika’dan başka coğrafyalardan derlemeler var.
II. Dünya Savaşı’nın büyük insanlık dramlarına sahne olan yansımalarını da Buluşmalar’da okuyabileceksiniz.
Yasaklar başta Stefan Zweig’i kendi topraklarından söküp attığında, bildiklerinden vazgeçmeyen ve ısrarla yazmaya devam eden Zweig’in dokunaklı satırları…
Örneğin Alman lirik şiirinin en değerli temsilcilerinden biri olan Rainer Maria Rilke hakkındaki kelamları değerlidir;
Günlük konuşmalar…
“Alçakgönüllü sokuluyor sözlerim, eğiliyor alçakgönüllü üzerinde çiçeklerin şimdi açmadığı mezara. Bugün daima birlikte yasını tuttuğumuz o beşere, Rainer Maria Rilke’ye veda ederken yalnızca müzik kusursuz. Hepimizin içinde sırf onda kusursuz bir müzik idi kelam, yalnız onun dudaklarında alışılmışlığın sislerinde kendisi kurtarıyordu. Kelamın o donuk bedenini kolaylıkla, uçurur üzere havalara yükseltiyor, örneklerle anlatımı yeğleyerek kelamı yüksek dünyalara çıkartıyor, içindeki bütün sırları hissettiriyor, günlük konuşmamız için kavranamayan bir büyü oluyordu.”
Kitap sayfası için irtibat:
